Arabanız uzaktan kontrol edildi mi ya da telefonunuz bir hacker tarafından ele geçirildi mi? Mikrodalga fırınınız sizin belirlediğiniz saatte yemek pişirmeye başladı mı? İşte çalışanlarınız da hayatlarını kolaylaştıran bu tür faaliyetlerde sizinle birlikte olduklarında, kendilerine yatırım yapıldığını hissederler. Büyük markalar veya az sayıda personelle bile marka olabilmeyi başaran küçük şirketlerde bu tür teknolojik yeteneklere rastlarız. Yapay zekanın gelişmesiyle, birçok şeyi çok hızlı bir şekilde piyasaya sunabiliyoruz. Peki, bu teknolojiler bize başka ne avantajlar sağlıyor ki bunları kullanmalıyız?

En önemli şeylerden biri, marka olabilmek için bir yaşam tarzı sunabilmektir. Dünyaca ünlü markalara baktığımızda, bunu sıkça görebiliriz. Bir Mercedes çalışanı mutlaka bir Mercedes araba kullanmalıdır. İsveç şirketleri, işçilerin güvenliği için özel araçlar yaparak Volvo markasını yaratmıştır. Bentley sahibi olmak ve bakımını yaptırabilmek, çok çalışıp büyük paralar kazanmanızı gerektirir. Peki, bu şirketlerin sırrı neydi ve işe başlarken neyi göze almışlardı?

İlk adım, bir şeyin mümkün olduğunu belirlemektir; ardından olasılık gerçekleşecektir.
Elon MUSK
Girişimci

Teknoloji yatırımı denince aklımıza yazılım ve donanımlar mı geliyor, yoksa bu markaların yola çıktıkları dönemde sahip oldukları teknolojiler de aklımıza geliyor mu? Mercedes üretilirken acaba Henry Ford’dan bilgi almış mıydı ya da rakibi MAN firmasını değerlendirmiş miydi? Piyasadan sıkça duyarız:

  • Şu şunu kopyalamış,
  • O bunu taklit etmiş,
  • Şununla bu zaten arkadaşmış,
  • Bunlar yola beraber çıkmışlar, sonra ayrılmışlar.

Peki, onları birbirinden ayıran neydi? Bunca zamandır lider olarak yürümelerini sağlayan neydi? Cevap hep aynı: “Onların teknolojileri farklıydı.” Aslında teknoloji burada bir yöntemdir. Yatırım yaparken de bu yöntemi doğru seçmeniz ve yöntemler arasında belli bir düzen sağlamanız gerekir. Bu düzeni uçtan uca herkesle aynı şekilde sağlayabilmelisiniz. Bu kısmı biraz irdeleyelim.

Yönetiminizin geliştirmeye açık olması, herkesi kapsaması ve çağa ayak uydurması gerekir. Bu amaçla gerekli araştırmaları beraber yürütebileceğimiz çalışma arkadaşları ve bizimle beraber yolculuk yapacak diğer hikayeler olmalıdır. Ne kadar çok veriye ulaşırsak, bu hikayelerden bir anlam çıkarabilme yeteneğimiz o kadar artar. İçinde bulunduğumuz koşulları şekillendirebilmek adına karşılıklı veri anlamlandırılması gerekir. Anlam bulan veri, bize sorduğumuz sorularla şekillenerek gelir. Sorduğumuz sorularda kurumumuzun stratejileri ve hedefleri saklıdır. Sorularımızı bir araba gibi istediğimiz yöne sürerek biz yönlendiririz. Bu da demek oluyor ki teknoloji, yatırımlarımızı yönlendirebilmemizi ve doğru yatırımları yapmamızı sağlayan bir yöntemdir. Hedeflerimize ulaştıkça, tedarikçiden müşteriye tüm ağımızın etkilenmesi sağlanacaktır. Görüyoruz ki teknolojinin sağladığı en büyük fayda, marka olma yolunda hedeflerimizi gerçekleştirebilme yeteneğimizi ve esnekliğimizi artırmaktır.

Zaman içerisinde teknolojiyi geliştirmek ve teknolojik yenilikler eklemek, kurum içinde bir alışkanlık hâline gelerek yeni fırsatlar yaratmamıza ve trendleri belirlememize sebep olacaktır. Sadece yazılım ve donanımla değil, işin ana kalemlerinde teknoloji geliştirerek ve teknolojiyi kullanarak yatırımlar yapabilir, yatırımlarımızı yönlendirebiliriz. Bu, firmaların hem rekabetini hem de piyasada tutunmasını olumlu yönde etkileyecektir.